• Bağ bahçe; çiçek böcek
  • El emeği göz Nuri :p
  • عثمانليجه
  • dolap
  • Hakkımda
  • Bizden Evvel Söylenenler
  • Ziyaretçi Defteri
  • Bir Hadis

~ TelliDetay ~

~ بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

~  TelliDetay ~

Monthly Archives: Mart 2014

Muhtarlık Seçimleri

16 Pazar Mar 2014

Posted by faesko in Sadece yazmak istedim :)

≈ 2 Yorum

Etiketler

muhtarlık seçimleri

Seçimlere az kaldı ve  eminim gündemin yoğunluğundan dolayı her 3 kişiden 4’ünün seçimlerle ilgili tek bir cümle duymadan tamamladığı gün sayısı sıfırdır. Buralarda normal zamanlarda da iki gündem var: Trabzonspor ve siyaset. Bu aralar halkla iç içe olmadığım için tartışmalardan uzağım. Gerçi buranın insanının normal konular hakkında konuşurken bile bağırıp çağırdığını düşünürsek son zamanların gerilimiyle epey bir desibel aşımı yaşandığı kesin.

Benim aklıma takılan ülke gündemi değil. Muhtarlık seçimlerini düşünüyorum. Geçen seçimlerde oy pusulasında ismini ilk defa gördüğüm adaylardan birine bastım mühürü. Gerçi bütün adayların ismini ilk defa görüyordum ya neyse. Acaba benim oy verdiğim mi seçildi? Ne zaman o kadar sene geçti anlayamadım oysa oy verdiğim günü dün gibi hatırlıyorum (isimler dışında).

Mahallemiz muhtar adaylarının afişleri arzıendam edeli çok oldu. (Evet, yeni bir yazım kuralımız oldu sayın okur. Bundan kelli arapça tamlamalar birleşik yazılacakmış.) Afişlerin sadece bir tanesi güzeldi gerisi fotoşop terk! Adamların fotoğraflarını çekerken suratlarına deklanşör değil de silah doğrultmuşlar herhalde. Bir de üstüne kırışık giderme, pürüzsüzleştirme amaçlı olduğunu düşündüğüm öyle bir şop uygulamışlar ki görünce bir tuhaf oluyorum hele hele mavi fon faciasına değinmeyeceğim bile. Ödev kapağı yapa yapa bir kıvama gelen ilkokul bebelerine verseler daha orjinal şeyler çıkardı eminim.

muhtarlık seçimi

Haklarında en ufak fikrim olmayan bu adaylara afişlerine göre mi oy versem diye düşünüyorum. Bir de geçenlerde akşam akşam kapımız çalındı tabi ki ben ve kardeşlerim üzerimize alınmadığımız için kapıyı açmaya yeltenmedik bile, ardından karşı komşunun kapısının da çalındığını duyunca bu saatte kapıları tek tek dolaşana kapı açılmaz mantığıyla iyice boş verdik, sonradan muhtar adayına destek istemek için geldiklerini öğrendim. Pek güldüm. “Varsa bizim muhtar adayımıza destek alacaktık sizden.” “Valla, taze bitti. :/” O ne öyle bir fincan şeker ister gibi destek istemek… Hiç mi projeniz yok sizin. Kapıdan uğrayıp gitmek hiç olmadı ayıp yani. Hangi adaya destek istediklerini kardeşim duyamamış. Evet, kapıyı açmayıp gözcüden dikiz yaptı. :p

Bu yazıyı yazarken kapı çaldı ve aynı olaylar yeniden yaşandı. Değişik bir tevafuk oldu. Hangi adaya oy istiyor bunlar iyice meraklandım. O adaya oy vermeyeceğim. :) Böyle üzümün sapı armudun çöpü derken umarım seçim zamanı oy verecek birini bulabilirim. Bana verilen bu demokratik hakkımı kullanmazsam çok ayıp olurmuş gibi bir şeyler hissediyorum.

Bu kadar muhtar muhabbeti çevirdim, buralarda muhtarı tanımam etmem diyorum ama geçen Ramazan muhtarın pidesini yedik. Nasıl mı? Kardeşim pide almak için fırına gittiğinde pideler henüz çıkmamıştı, fırıncı da beklemesin diye ayırtılmış pidelerin birini kardeşime verdi. Doğru bildiniz, o pide muhtara ayrılan pideydi ama  biz yedik. Böylece muhtarın pidesini yemiş olduk fakat işin en acı yanı ne biliyor musun? Pidenin üstünde “muhtar” yazılmıştı, yani isim yazmadığı için muhtarın adını yine öğrenemedim. :/

Eski muhtarın sloganı: “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın garantisidir” gibi bir şey. Ne zamandır düşünüyorum; muhtarlar ne yapar?

Reklamlar

Paylaşmak güzeldir:)

  • Tweet
  • Tumblr' da Paylaş
  • Daha fazla
  • Yazdır
  • FriendFeed
  • MySpace
  • E-posta
  • Formspring
  • Bookmark & Share

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

Beni Bu Havalar Mahvetti

11 Salı Mar 2014

Posted by faesko in Sadece yazmak istedim :)

≈ Yorum bırakın

IMG_2611

Buralarda uzun zamandır hava kapalı. Kışın bile bu kadar kapatmamıştı ya da gündüzler kısa olduğu için fark etmemiştim. Mart ayında güneşi görebildiğimiz gün sayısı 3 olmuş mudur acaba? Yıl içinde havanın kapalı olduğu gün sayısının fazla olması Karadeniz ikliminin genel özelliği olmasına rağmen ben bu kapalı günleri sanki bu kadar sık yaşamamıştım gibi geliyor.  Işık eksikliğine bağlı depresyona girmeme az kaldı.

Beni bu puslu havalar mahvetti,
Böyle havada söz ettim
Dünyanın geçiciliğinden.
Hüzne böyle havada alıştım,
Böyle havada ümitsiz oldum;
Eve güler yüzle girmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Baş ağrılarım
Hep böyle havada nüksetti;
Beni bu gri havalar mahvetti.
 

Evet, sonunda şair de oldum ama çakma şair. Orhan Veli’nin ucuz çakması. :)

Paylaşmak güzeldir:)

  • Tweet
  • Tumblr' da Paylaş
  • Daha fazla
  • Yazdır
  • FriendFeed
  • MySpace
  • E-posta
  • Formspring
  • Bookmark & Share

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

Telefon Numarası

06 Perşembe Mar 2014

Posted by faesko in Bir diyeceğim var

≈ Yorum bırakın

Etiketler

apple store CIA, cıa programı telefon noları kaydediyor, google play cıa, Telefon numarasını tüccar.com'dan silme

CIA

Akıllı cihazlara program yüklerken dikkatli olmakta fayda var hele de erişim izni verilen yerler dikkatle okunmalı.

Özel güçler vaat eden programların izin verilmesini istediği yerler rehber gibi özel bilgileri içeriyorsa bir de program ücretsizse ben olsam arkama bakmadan kaçarım.

CIA programı bunlardan biri. Size vaat ettiklerinin karşılığında rehberinizdeki numaraları alıyor.

Bu adresten numarınızı sorgulattığınızda, numaranız bu uygulamayı kullanan kişinin kaydettiği gibi çıkıyor.

Neyse ki çözümü var: Bu adreste numarınızı CIA veri tabanından silebilirsiniz. Silinme işlemi bazen zaman alabiliyor.

Kaynak

Paylaşmak güzeldir:)

  • Tweet
  • Tumblr' da Paylaş
  • Daha fazla
  • Yazdır
  • FriendFeed
  • MySpace
  • E-posta
  • Formspring
  • Bookmark & Share

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

Üşenmeye karar verdim

06 Perşembe Mar 2014

Posted by güvenilir süratliışık in Sadece yazmak istedim :)

≈ Yorum bırakın

Kararsızlığın arkasında “aid”lik sorunu var, olmalı, bence. Evet, hem de küçümsenemeyecek derecede-dir, diye tahmin ediyorum. Tabi bir de “adanmışlık” korkusu. Aslında düşünüp biraz daha çözümleme yaparak birkaç maddeye daha ulaşabilirim.

Ama nasıl üşeniyorum. :I

Son kararım.

Kararı verdim demek en sonunda.

Bunlar zincirleme değil ki arkasında, önünde olsun. Basbayağı iç içe geçmişler.

Öhüm! Toparlarsak;

Kararsızlık ve üşengeçlik aynı yolun yolcusu, aynı kahverenginin laciverdi. Yaaa! Hoca hocayı tekkede, hacı hacıyı Mekke’de bulurken bunlar da birbirlerini bir yerde bulmuyorlar. Çünkü bunlar hep beraber takılıyor. Birbirlerini doğuruyorlar, besliyorlar, birbirlerinden güç alıyorlar. Biri zayıflayınca diğeri de zayıflıyor, biri güçlenince diğeri de güçleniyor.

İnsanın bunları iş başında görünce, başını hafif yan tarafa eğip, dudaklarını büzüp, sesini yumuşatarak “Ayy! Ne kadar da organizeler, şunlaya baksana.” diyesi geliyor.

Iyyy, vıcık vıcık…

Örnek gayet sert oldu. Bünyede bu derece bozukluk yapıyorlar, anlayın işte.

Aslında yazılacak çok şey var ama yazmakla internette takılmak arasında kararsızım. Hımm, neyse… Üşenmiyor da değilim.

Üst cümledeki samimi birlikteliği görebildiniz di mi? Olay bitmiştir.

Ne kadar da mantıklı bir son.

Paylaşmak güzeldir:)

  • Tweet
  • Tumblr' da Paylaş
  • Daha fazla
  • Yazdır
  • FriendFeed
  • MySpace
  • E-posta
  • Formspring
  • Bookmark & Share

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

Edebiyat ve üşengeçlik

04 Salı Mar 2014

Posted by güvenilir süratliışık in Sadece yazmak istedim :)

≈ Yorum bırakın

Etiketler

üşengeçlik, üşeniyorum öyleyse yarın, hayatımı yazsam roman olur

Görsel de cuk oturdu.

Görsel de cuk oturdu.

Eğer bir gün roman yazarsam en büyük sebebi; hayatımı yazsam roman olurculardır. Bu şimdiden böyle biline. Çünkü bana sorsanız; hayatımı yazsam romandan geçtim hikaye bile olmaz, olsa olsa hikaye özeti gibi bir şey çıkar ortaya.

Yanlış anlaşılmasın. Hayatımı yazsam roman olurculara, atraksiyonlu ve reytingli hayatlarından dolayı kıskançlık duyuyor değilim. Ve de hayatım hikaye özeti gibi sadeleştirilmiş değil.

Öhüm! Yani kıskançlık da değil de. Ama demeyeyim, susayım, alttan alayım diyorum, olmuyor. Bir yere kadar. 

Sormak istiyorum: Nasıl yazacaksın tüm hayatını? Ya düşünebiliyor musun; anlatmaya değer olan tüm anlarını tekrar düşünecek, belki de o anları aynı duygu yoğunluğuyla  tekrar yaşayacak, tüm olay örgüsünü sağlamlaştıracak ve belli bir düzene göre tekrar dizeceksin… Sonra bunun üslubu, estetik değeri, kendi içinde bir bütünlüğü var. Öyle yaşadığın her olayı yaşadığın gibi hissettiğin gibi yaşatıp hissetirebilecek misin okuyucuya?

Yooook. Eeee?

Aslında daha fazla kriter var da şimdi uzatmayayım.

Kısacası ben hayatımı yazmaya kalksam;

Doğdum, üşendim, öldüm… der bitiririm herhalde.

İşte, yazmıyorsak bir sebebi var.

Sanki soran olmuştu. :p

Hakikaten şu yazıyı yazarken bir daha düşündüm de roman yazmak için edebi bir kimlikten önce sahip olunması gereken şey: Sebat.

O da ben de yok. Tüüh!

Edebiyat dünyasının üşengeçliği birinci ağızdan anlatan eserlerden mahrum kalışının en büyük nedeni bu.

Çünkü;

Üşengeçler üşengeçliği anlatamayacak kadar üşengeçtirler.

Üzdü…

Paylaşmak güzeldir:)

  • Tweet
  • Tumblr' da Paylaş
  • Daha fazla
  • Yazdır
  • FriendFeed
  • MySpace
  • E-posta
  • Formspring
  • Bookmark & Share

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

Dikkat!

Eğer blogda reklam görürseniz bilin ki wörtpiresin işi. Lütfen bizi haberdar edin.

Yardım!

Eğer blogun içeriğine ve blog kullanımına yabancıysanız öncelikle bu yazıyı okumanızı tavsiye ederiz. :)

Sevgili okuyucu;

Blogumuzda yer alan tüm yazıların bütün hakları yazarlarına aittir. Blogda yer alan yazıların, resimlerin, fotoğrafların (anonim metalar hariç) izinsiz kaynak gösterilmeden tamamının ya da bir kısmının alıntı yapılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'na göre suçtur. © 20∞∞ İyi günler dileriz.:)

Yani kısacası: Yazdıklarımızın telif hakkı bize aittir. Dün aldık.

E-posta aboneleğini kullanarak, sitede olan her gelişmeden anında bilgilendirici e-postalar sayesinde haberdar olabilirsiniz. :)

Diğer 270 takipçiye katılın

İstiflik

  • Araştırma (4)
  • Bağ-bahçe işleri (28)
  • Bir diyeceğim var (54)
  • Bir Hadis (17)
  • Bir Şiir (24)
  • Bir şey yapmalı (7)
  • Bizden evvel söylenenler (6)
  • Denemelerimiz (71)
  • Dergi (1)
  • Duyuru (7)
  • Film (13)
    • Kısa film (1)
  • Gıda Terörüne Karşı (2)
  • Hobi (9)
    • DIY (1)
    • Etamin (7)
  • Kitap (26)
    • Anı (3)
    • Araştırma- İnceleme (1)
    • Deneme (2)
    • Din ve tasavvuf (2)
    • Doğu klasikleri (2)
    • Hikaye (2)
    • Roman (7)
    • Tarih (2)
    • Şiir (1)
  • Konferans (1)
  • Resim (3)
  • Sadece yazmak istedim :) (58)
  • Video (7)
  • Yazarken yaşamak istedim :) (8)
  • Yaşasın yemek yemek (3)
  • Yer- Mekan (1)
  • Şiir (3)
  • عثمانليجه (27)

Yazanlar

  • faesko
  • güvenilir süratliışık
  • tellidetay
  • zynph

Bağlantılar

  • Anlamak için
  • Buluşma vakitleri
  • Gıda Terörüne HAYIR!
  • Kainat kitabı
  • Kıble
  • Son Peygamber (sav)

Sandık

  • Haziran 2015 (2)
  • Nisan 2015 (1)
  • Mart 2015 (2)
  • Şubat 2015 (2)
  • Ocak 2015 (1)
  • Ekim 2014 (1)
  • Eylül 2014 (4)
  • Ağustos 2014 (1)
  • Temmuz 2014 (5)
  • Haziran 2014 (1)
  • Mayıs 2014 (2)
  • Nisan 2014 (1)
  • Mart 2014 (5)
  • Şubat 2014 (5)
  • Ocak 2014 (7)
  • Aralık 2013 (4)
  • Kasım 2013 (4)
  • Ekim 2013 (14)
  • Eylül 2013 (1)
  • Ağustos 2013 (10)
  • Haziran 2013 (3)
  • Mart 2013 (3)
  • Şubat 2013 (2)
  • Aralık 2012 (2)
  • Kasım 2012 (3)
  • Ekim 2012 (5)
  • Eylül 2012 (3)
  • Ağustos 2012 (20)
  • Temmuz 2012 (48)
  • Haziran 2012 (11)
  • Mayıs 2012 (10)
  • Nisan 2012 (18)
  • Mart 2012 (12)
  • Şubat 2012 (7)
  • Ocak 2012 (6)
  • Aralık 2011 (7)
  • Kasım 2011 (4)
  • Ekim 2011 (5)
  • Eylül 2011 (5)
  • Ağustos 2011 (1)
  • Temmuz 2011 (1)
  • Haziran 2011 (13)
  • Mayıs 2011 (8)
  • Nisan 2011 (6)
  • Mart 2011 (8)
  • Şubat 2011 (4)
  • Ocak 2011 (11)
  • Aralık 2010 (12)
  • Kasım 2010 (7)
  • Ekim 2010 (9)
  • Eylül 2010 (18)
  • Ağustos 2010 (10)
Reklamlar

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Vazgeç
loading Vazgeç
Yazı gönderilemedi - e-posta adreslerinizi kontrol edin!
E-posta kontrolü başarısız oldu, lütfen bir daha deneyin.
Üzgünüm, blogunuz yazıları e-posta ile paylaşamıyor.
%d blogcu bunu beğendi: