Etiketler
Pilav yapmak için pirinci seçiyoruz önce. İçindeki siyah taşlar hemen kendini belli ediyor zaten. Ardından yıkamaya başlıyoruz. Suyunu süzdürürken bazı pirinçler suyla akıyor. Hemen toplamaya başlıyoruz düşen pirinçleri. Şanslı olanlar kaba geri dönüyor şanssızlarsa suyla akıp gidiyor. Derken pilavı yapıyoruz. Biraz dibine tutuyor. Yerken bir kaç kaşık sonra çaat diye bir ses. Meğer içinde beyaz renkli taş kalmış. O taş biraz huzurumuzu kaçırsa da pilavı afiyetle yiyoruz…
Düşünüyorum da…
Pirinçler bize ne kadar da çok benziyor. Sonunda cenneti, cehennemi olan bir dünyada yaşıyoruz. Cennete de sadece müminler girebiliyor. Daha dünyadayken kalpleri kara kafirler müminlerden ayrılıyor. Bazen müminlerden ayakları kayanlar oluyor. Tam yuvarlanacaklarken Allah kimisinin elinden tutuyor, kimisiyse akan zamana kapılıp gidiyor. Sonra ömrümüz bitiyor. Müminler cennete gidiyor ama bir kısmı günahlarından temizleninceye kadar cehenneme uğruyor. Bir de mümin kul cennette dünyadaki tanıdıklarını soruyor. Çok iyi bildiği bir müminden haber soruyor mesela. Cehennemliklerden olduğunu haber alınca şaşırıyor. Meğer sorduğu dışı beyaz kalbi taş münafıklardanmış. Duyunca hamd ediyor Rabb’ine…
Dua ediyorum da…
Allah’ım bizi dibine tutmayan mümin kullarından eyle…
Amin…