Ramazan’a bir gün kaldı. Hatta kalmadı bile. Bu gece sahura kalkıyoruz.
Çoooook heyecanlıyım. Bu sene Ramazan’ı inşaallah en güzel şekilde değerlendirmek istiyorumla başlayan Ramazan programı hazırlama girişimim tam olarak başladıktan yarım saat sonra son buldu. Bittiğinden değil. Aşırı yoğunluktan sistem kilitlendi.
Masanın başına oturup Ramazan’da yapmak istediklerimi yazmaya başlayınca bir an kendimi seçimden galip çıkan belediye başkanı gibi hissettim. Kapımın önü vaatlerimi hatırlatmak için yılın dört bir yanından çıkıp gelen “Hıım, bunu Ramazan’da yaparım” diye ertelendiğini iddia eden planlarla doluydu.
Kuyruğun başından sonuna tebdili kıyafetle ulaştığımda unuttuğumu bile hatırlayamadığım bir çok vaadimle karşılaştım.
Neyse ki bir kısmını bir sonraki aya zorla da olsa ertelemeyi başardım. Ama geri kalan çoğunluğun hakkından nasıl geleceğim bilemiyorum.
Hatta kimisine bakıp “Seni niye ertelemişim ki, hem de Ramazan’a?” diye uzun uzun düşündüm. Cevap bulamadım. Nefes alıp vermek gibi hayati olayların otonom dolayısıyla ertelenemez olmasına şükredebildim sadece.
Bu kadar şeyi nasıl bir düzene oturtup, üstesinden nasıl geleceğim? Her şeyi ne diye Ramazan’da yaparım diye ertelemişim? Çok stresliyim. Açlık, susuzluk, sıcak, nem, uykusuzluk zerre umrumda değil. Beni en çok ertelemek yoruyor. :'(