Balkon duvarına yayılan mum çiçekleri
2 gün öncesinden mum çiçeği fotoğrflarımı güvenilir süratli ışık ile ayarladım ve blogu iyice çiçek böcek sarmasın diye ilerki vakitlerde yazmak üzere kenara kaldırdım. Ama beklenmedik olaylar karşısında hemen sıcağı sıcağına yazayım dedim, dayanamadım.
Öncelikle mum çiçeğimizden bahsetmek istiyorum; kendisi epeeeeey uzun yıllardır bizimle, oturma odamızın duvarına yayılmış bir şekilde bayağı bir süre hiç çiçek açmadan yaşadı. Bu mum çiçekleri hakkında bir kehanet var efenim; bu çiçek başkasından alıp dikdikten tam 7 yıl sonra çiçek açıyormuş. Neyse bizimki de bu kehanetçinin amcaoğlu ya da halakızı olduğundan mıdır nedir açmadı. Sonracıma kurumaya başladı annem de kurtarabildiği bir dalcağızını umutsuzca köklenir diye suya daldırdı. “Yıkılmadım ayağtayım” dercesine köklenen mum çiçeğinin dalını bir saksıya dikip balkona koydu, çiçek burada bir serpildi bir boy attı biz yine “yayıldı çiçek açmayacak, oysa ki çiçeklerini öve öve bitiremiyorlar göremedik gitti” gibi serzenişlerde bulunurken annem günlük çiçek nazlama seanslarının birinden çiçeğimde tomurcuk var müjdesiyle döndü.
Sonra olaylar gelişti işte çiçek açtı felan filan… Kendileri bize bir kez daha “çiçek yerini sevecek şekerim” diyen hatun kişilerin bir bildiği olduğunu gösterdi. Gerçi bunu biz de biliyorduk ama oturma odasındaki duvar da güneş aldığı için yerini sevmediğini sezemedik. Yani neymiş şekerim çiçeğin yerini sevmesi gerektiğini biz de biliyorduk ama çiçeğin de ben sevmedim elektrik alamadım demesi gerekiyormuş ki anlayalım. Kehanet de yok oldu gitti.
Mum çiçeğinin gelişim aşamaları
Çiçeğinin yapısı oldukça farklı mumsu yapısından dolayı sanırım adı mum çiçeği yoksa yıldıza benziyor. Teyzekızımın adının mum çiçeği olduğunu öğrendikten sonra “anne bu çiçek yanıyor mu?” diye sormasından dolayı anlatıyorum bunları… Sonraaaa bir kokuyor ki anlatamam keşke koku yollama şeysi de olsa da göndersem kokusunu ama işin ilginç yanı sadeece hava iyice karardıktan sonra balkon kapısından içeri giren rüzgarla kokusu bütün evi sarıyor bir de seher vakti kokuyor onun dışında ben burnumu çiçeğin içine pardon çiçeği burnumun içine çok soktum ama koku felan yok hatta elimi sürtüp denedim yok kokmuyor. Değişik bir olay bir de halakızımın dediğine göre çiçeğini su dolu bardağa koparmadan dalının üstündeyken daldırdığında çok kokuyormuş ama bizimkilerin yeri müsait olmadığı için denemedik. Fakat kokusu bir süre sonra bayabilir biraz ağır zaten balkonda olduğu için rüzgarla birlikte önce mutfağa oradan da gidebildiği yerlere kadar yayılıyor.
Biz bu çiçeğe hiç arı gelmiyor aaa acaba neden diye düşünüp millete de “arılar bizim limon ağacını mesken edindiydi buna uğramıyorlar” diye anlatıyor bal vermedikleri için serzenişte bulunuyordum. Ama bu sabah kahvaltı yaparken kulağımıza arı vızıltıları geldi ve haydaaa ne oluyor diye düşünmekle beraber annemim sabahın körü olmasına rağmen her zamanki gibi döktürdüğü için yemeğe odaklandık. Sonra babam küçüklüğünde yaşadığı arılı ve böyle durumlara has esrarengiz anısını anlattı. Birgün arılar deli gibi bunların camlarına çarpıp çarpıp duruyorlarmış sonra hava günlük güneşken bir kapatmış bir yağmış neyse sonra durmuş ama karşı köyün yağmurunun sesi bunlara kadar geliyormuş yaaa işte böyle derken kardeşim haberlerde izledim İstanbul’dan Karadeniz bölgesine acayip yağmur geliyormuş dedi. Babam arılara bakmaya balkona giderken Ben de baktım herkes eteğindeki taşları döküyor hava da zaten kasvetli pek uygun olmamakla beraber “Karadeniz’de fay bulunmuş bölge halkı 6 büyüklüğünde depreme hazır olsun dediler internette okudum” dedim. Sonra herkes yemeğine odaklandı. :p
Yukarıda bir mum çiçeğinden diğerine uçan arının fotoğraflarını görüyorsunuz.
Meğer arılar mum çiçeğine gelmiş nerden haber aldıysalar. Arı vız vız vız arı vır vır vır diyerek mum çiçeğini sömürmeye başladılar. Yemek bitince bir kalkıp bakayım nedir diye balkona çıkınca en az 11 tane olduklarını fark ettim. Foroğraflarını çekmeye çalştım ama oobjektifi döndürdüğüm yerdekiler toz oldu pek verim alamadım. Bir de kapalı çiçeklere konduklarını görünce dedim ki “bir işin cahili olmak zor iş” itiraf ediyorum böyle demedim bir de cahiller diyerek direk ezdim. :p
Objektifime toplu halde yakalanan arılar aslında daha fazlaydılar ama biliyorsunuz kaçanın anası ağlamazmış. :p
İşte durum bu benim limon çiçeği için yazdıklarımı okumamışlar herhalde yoksa elleri boş gelmezdiler diye düşünüyorum…