İnananlar için ahiret, bu dünyadan bir daha dönmemek üzere çıkıp gidilecek bir yerin mümkünlüğünü sağlar. Hem de hep istediğimiz gibi bir anda, apar topar… İnsanın kendisine şartsız koşulsuz kucak açan ikinci bir evinin olması fikri teskin edici. Bu ev yerin altında olsa bile!
Ne kadar vakitsiz gözükse de her ölüm tam zamanında vuku bulur ve ölümü ertelemek ikinci evimize ölmeden gidebilmek kadar imkansızdır. Olaya iyi yanından bakalım: Evimizi dayayıp döşemek için ölmemize gerek yok, o işi bu dünyadayken hallediyoruz ve hazır bir ev bizi bekliyor. Herkes zevkini konuştursun!
***
Sizi her söylediğinin doğru olduğuna inandırmaya çalışanlardan uzak durun. Bu tür şahıslar şeytanın Çin malı çakmalarıdır. Şeytandan rol çalmakla kalmayıp araya hatırlıları sokarak Oscar bile alırlar. Tabi en büyük tedarikçileri şeytandır aynı zamanda.
Oysa bizler biliriz ki:”Beşer, şaşar.” peygamberler müstesna. Şimdi sözün sahibi tekken niye her dediklerine inanalım ki?
***
Bazen gözümü kan bürüyor. Mesela; ince belli bardakların omurgalarını kırmak, pekmez kavanozlarının pekmezini akıtmak, kapı kollarını kırıp yen içinde kaldırmak, masaların bacaklarını topal bırakmak, eldivenlerin parmaklarını çıtlata çıtlata kireçlendirmek, yatakların ayaklarının tırnaklarını çekmek, kumaşların yüzünü tırmalak, sarımsağın dişlerini çay lekesi yapmak, tavaları saplarından koparmak, dolapların gözlerini oymak ve daha bir sürü kanlı icraatlar yapmak istiyorum. Sonra israftır diye vazgeçiyorum.
***
Akşamları, şifa niyetine yutuyorum. Buralarda savaş yok diye tok karnına bir ölçek…
Sabahları, bakamaya kıyılamayacak kadar güzel. Bakmıyorum, geçsin gitsin diye an kolluyorum. Helalim olmayan güzelde ne gözüm var ne de bakmaya niyetim. Sahi sabahları kim bana haram kıldı ki? Cevabı değil soruyu seviyorum, cevapta da gözüm yok anlayacağınız…
***
Yapılacaklar listem her geçen gün büyürken yapılmışlar listem aynı yerinde. Ben ne zaman bu kadar adaletsiz oldum?