Bundan 1 yıl öncesinden beri -bu işe nereden merak saldığımı tam  hatırlayamasam da- internette katkı maddeleri hazır gıda ürünleri hakkında yazılanları okudum, videoların bir kısmını izledim ve bu konuda yazılmış bir iki kitap okudum. Gönlümden bu konuda yazılmış bütün kitapları okumak geçmesine rağmen züğürt bir öğrenci olmam sebebiyle bunu gerçekleştiremedim. Ama bu zamana kadar okuduklarım bana hazır gıdaları terk etmem konusunda yetti de arttı bile.

Burada da margarinler ve hazır yoğurtlar hakkında derleme yazdım başka konulara değinmek onlar hakkında da derleme yapmak isterim ama bana sanki söylenmişi yeniden söylemek gibi geldiği için en azından bu fikrim değişene kadar bu konularda yazmamaya onun yerine kendi  fikirlerimi ve  tecrübelerimi naçizane paylaşmaya karar verdim.

Çok öncelerden de hazır gıdalarda katkı maddelerinin kullanıldığını biliyordum hatta birkaç kere bir daha bisküvi, çikolata yememeye karar vermiş ardından da boğazıma düşkün olmam sebebiyle bu kararımdan vaz geçmiştim. Fakat durumun sağlıksızlıktan öte haram ve şüpheli olma boyutunu öğrenince çok şükür bu kararımı bugüne kadar hiç esnetmedim ve delmedim.

Lise yıllarında radyo televizyonculuk okuyup şu şehir şehir gezip yöresel yemekler yiyen bir gruba kamera arkasından dahil olup Anadolu’nun gezilmemiş yerini yenmemiş yemeğini bırakmamak gibi nevi şahsıma münhasır bir hayalim vardı. Bu hayalimi yemek işini öyle lanetayn geçiştirenlerden olmadığımı belirtmek adına paylaştım zira yemek benim için çok büyük bir nimettir ve yenilenen haliyle hayat felsefem: “Helal olan her şeyi yerim”. Yemek yemeyi eziyet olarak görenlere de çok kızarım. İşte benim gibi biri vaz geçebildiyse herkes vaz geçebilir diye düşünüyorum.

Şimdi sen de vaz geçmek istiyor ama neresinden başlayacağını bilemiyorsan belki söyleyeceklerim sana yol gösterebilir

* Büsküvi, çikolatada bazı şüpheli ürünler olduğu konusunda hem fikirsek sana öncelikle bunları terk etmeni öneririm çünkü yeri en kolay dolanlar onlar. Nesi şüpheli ya da harammış dersen kısaca anlatayım:

Bu ürünlerin hemen hemen hepsinde hidrojenize bitkisel yağ var margarin hakkında daha önce konuşmuştuk zaten.

Emülgatör var: Yağ ve su fazını biraya getirmeye yarayan bu katkı maddesi hayvansal kökenli; işin içine hayvan girince de çok dikkatli olmak gerekiyor çünkü yabancı ülkelerden gelen bu katkı maddelerinin domuzdan elde edilmiş olma riskleri her zaman mevcut ve ben bu riski göze alamam dinimizde haram olan bir şeyin şüphesi bile ondan kilometrelerce uzağa kaçmaya yeter diye düşünüyorum eğer inek olsa bile kesilirken besmele çekilmiş olması lazım.

Soya lesitini var: Bu madde de emülgatörün bitkisel versiyonu bunda da maalesef GDO konusu işin içine giriyor, GDO haram olduğu konusunda fetva var ve artık Dünya üzerinde GDO’suz soya kalmadığı söyleniyor.(yerel üreticilerde olabilir ama onlar da bu katkı maddelerinin yapımında kullanılmıyor maalesef) GDO işine girersek yandık diyebilirsiniz doğru içine girip genlerine bakamayacağımıza göre bir ürünün GDO’lu olup olmadığını anlamaya imkan yok varsa da ben bilmiyorum ama GDO’lu olduğundan emin olduğumuz üründen kaçarak kendi üstümüze düşeni yapabiliriz.

Peynir altı suyu tozu var: Peynirin de nesi varmış diyorsanız mayası varmış. Peynir mayaları şirdenden üretilir burda da domuzun mide özsuyu kullanılıyormuş haliyle altının suyunun tozu da direk şüphelilere giriyor. Herkes domuz kullanıyor demiyorum çünkü mikrobiyal mayalar da var ben şüpheden bahsediyorum ve en az maliyette en çok verimi almaya çalışan gıda teröristlerine güvenmiyorum hepsi bu.

Jelatin var: Ona da hazır yoğurt konusunda değinmiştik.

MSG tuzu var ki evlere şenlik. Diğer adı Çin tuzu olan bu madde beyindeki tad alma noktasını etkileyerek yediğin besini çok lezzetli algılamanı sağlıyor böylece ne yersen ye sana Dünya’nın en lezzetli yemeği gibi geliyor. Bu tuz en çok fast food dünyasında kullanılıyormuş.

İlk anda aklıma gelenler bunlar…

* Eğer büsküvi ve çikolatalara elveda dediysen onların yerini ev yapımı pastalarla doldurman mümkün. Ya da soslu olmayan kuru yemişlerden yiyebilirsin tuzluları da MSG’liymiş diyorlar ama yalan yok ben sivilcelerime inat bulduğum yerde çekirdeği çitliyorum. Sakın bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyerek bana çıkışma çünkü yazımın en başlarında da belirttiğim gibi benim öncelikli hedefim haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak, MSG tuzu sağlık açısından riskli 3. dereceye giriyor ama sağlığa zararlı olan şeyler de dinen iyi değil hoop bir karmaşaya düştüm tiz vakitte çekirdek buldun ye hayat felsefi değiştirilip çekirdek buldun kaç mı yapıla? O kadar güzelim çikolatalar için yaşamadığım bu ikilemi sivilce besleyicisi, dili dudağı kurutucu çekirdek için yaşamam pek bir trajikomik oldu. O zaman Bim’de satılan iç çekirdeklerden mi yiyelim hele ki onların nasıl üretildiği konusunda yaptığım çirkin şakalardan sonra pek bir ibretlik oldu bu. :D

Şaka bir yana ben çekirdekte MSG tuzu olduğundan bağımlılık yaptığını düşünmüyorum bende ve gözlemlediğim kadarıyla insanların çoğunda zaten elinin altında olan şeyi yeme huyu var ben buna bağlıyorum ve de kuruyemişlerde MSG olabilme ihtimalini duyduğum için size de söylüyorum ki zaten kuruyemişi çok tüketmemek lazım kavrularak üretildikleri için pek sağlıklı değiller ama memleketinizde fındık, fıstık, ceviz, ay çekirdeği felan filan varsa yiyin efenim ben buldum mu yiyorum.

*Pastahanelere artık maalesef uğramayacaksın çünkü oradaki her şeyde margarin kullanıyorlar. Kardeşim pastacının birine margarin mi kullanıyorsunuz diye sormuştu ve pastacılığa özel margarin kullandıkları cevabını almıştı. Profiterol, yaş pasta, poğaça, açma ve diğer pasta türlerinin hepislerini evde yapabileceğini bildiğim için içim çok rahat. Rabbim pastahaneleri aratmasın.

İçinden oldu yani vur dedik öldürdün diyor olabilirsin, normaldir eğer pastahane müdavimiysen senin için zorlu bir imtihan olacak, ama gerçekten ben Allah rızası için vaz geçtim diyince bilmiyorum belki sana tuhaf gelebilir ama Rabbim gücünü veriyor daha canın çekmiyor görünce dibin düşmüyor ya da ağzın tükürük salgısını arttırmıyor ama beyninden şu cümleyi eksik etmemen lazım: “Ben Rabbim için vaz geçtim, mükafatımı O’ndan bekliyorum.” Zaten Rabbim için vaz geçtim diyince beynin neden vaz geçtiğini bir kez daha hatırlıyor, sen tüm bunlardan içlerinde ne idügü belirsiz bir takım maddeler kullanıldığı için Peygamberimizin (s.a.v.) hadisinde yer alanlardan olabilmek adına vaz geçtin. Öyle kilo almamak ya da diyet yapmak, para biriktirmek v.s. adına değil onları yemek için elinde her imkan varken ve tüm görünür şartlar uygunken sen onlardan Rabbinin rızası için vaz geçtin. Kardeşim, işin kolay değil sen şeytana da nefsine de dünyaya da kafa tuttun, sakın yaptığın işi küçümseme. Belki içinden iyi o zaman kimse yemesin peki ne olacak bu pastahaneler hepsi kapansın mı diyor olabilirsin. Benim pastahanelerle bir sıkıntım yok hatta keşke tamamen temiz ürünlerle yapsalar o zaman ben de paramın çoğunu bu yerlere kaptırırım :p ama bu iş bir anda olmaz önce kendini temizleyeceksin bir kıssa vardır bir alimin yanına adam çocuğunu çok bal yediğinden dolayı ona nasihat etmesi için getirir de o alim 40 gün sonra gelin der, 40 gün sonra geldiklerinde çocuğa nasihat eder, çocuğun babası neden 40 gün beklettiğini sorunca alim zat o gün ben de bal yemiştim o halde çocuğa nasıl bal yeme derdim birkimse birine nasihat ediyorsa o işi önce kendi terketmeli bal vücudumdan 40 günde gitti gibisinden gayet ulvi bir cümle kurar. Sen önce kendini değiştir sonra çevreni zaten ardından pastahaneci de kendini değiştirmek zorunda kalacaktır.

Madem kötü neden herkes yiyor da diyebilirsin hatta bazı cemaatler başka konularda çok hassasken bu konuda niye bir şey yapmıyorlar da diyebilirsin. Herkesin yemesi onu iyi yapmaz diyebilirim içki de haram faiz de haram ama artık meşrulaştı bu onu temizlemez di mi? Bir şeyin doğruluğu onu savunan ya da yaşayan kişi sayısıyla ölçülmez bizim kurallarımız belli: Haram işleme  şüpheliden uzak dur. Cemaatlere gelince inan ben de bilmiyorum.

Eğer çevreden çekiniyorsan ben sana söyleyeyim konuşacaklar vır vır dır dır konuşacaklar ya da gözleriyle ima çakacaklar, küçümseyecekler. “Bir şeyi gizlemek için :
1- Onu yoksay
2- Onunla alay et
3- Onunla mücadele et”

bu adımları planlamadan yerine getirecekler. Senin karakterini bilmiyorum ama ben misafirlikte pastanın içinde margarin olup olmadığını, yoğurdun ev yapımı mı olduğunu içinde mayonez olup olmadığını soramadığımdan patates salatasına abanan ya da yesene sözlerini atlatmak için önümdekini bitireyim gibisinden bir şeyler mırıldanan biriyim. İçinde yemediğim bir şey olduğunda yemediğim için ayıp oldu diye için için ezilen öf ye-mi-yo-rum iş-te a-maaan şeklinde isyan edemediğim için de içimden keşke ergen olsaydım ergenlikten derlerdi diye de espri yapıp gülen biriyim. Eğer sen ben dışadönük bir insanım diyorsan işin iki kere kolay yok benim gibiysen korkma kardiş bir şey olmuyor yemiyorsun biraz kasılıyorsun olup bitiyor ama kalabalık yerlerde kimse seni görmediği için hiiç sorun olmuyor hehe. Hayır asıl sorun onları yememen değil hazır olduğu için yememen oluyor ondan kimsye derdimi anlatamıyorum.

Ama büskivi, çikolata konusunda tavrım net direk yemiyorum diyebiliyorum çünkü işin içine emek ya da hatır girmiyor. Bu konuda gelen eleştirilere karşı çok daha rahat savunma yapabiliyorum çünkü; biliyorum sen kendine bir yol edinmezsen onun bunun yolunda savrulursun. Ben yemiyorum demek kendi yolunu çizdin demektir bundan sonra başkasının ağzına bakarak kimse için yolunu değiştirme derim. Hatta sevdiğim bir söz vardır senin planın yoksa başkalarının planını yaşarsın diye.

İşteee böylee biraz fazla uzattım ama sen eksik kaldı benim soracağım var dersen çekinme yorum bırak. Şimdilik bu kadar zaten aşırı uzun olduğu için okunma oranı düştü fakat bizim blog dar ondan uzun gözüküyor ama bunun yanında rahat okuma standartlarına da en yakın blog temalarından dersem ne dersin bilmiyorum ama en iyisini sen bilirsin diyerek sözlerime şimdilik son veriyorum.